the devil - Türkisch Englisch Wörterbuch

the devil

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "the devil" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 10 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
the devil n. şeytan
We don’t believe in the existence of the devil.
Şeytanın varlığına inanmıyoruz.

More Sentences
the devil n. iblis
Colloquial
the devil n. halt (etme)
the devil n. saçmalık
the devil n. çok zor iş
the devil adj. çok zor
the devil adj. çok güç
the devil adj. büyük sıkıntı
Idioms
the devil n. yapması veya uğraşması zor veya garip şey
Religious
the devil n. tanrı'nın düşmanı

Bedeutungen, die der Begriff "the devil" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 367 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
stone the devil v. şeytan taşlamak
Sami stoned the devil in Mina.
Sami Mina'da şeytanı taşladı.

More Sentences
have the luck of the devil v. ballı olmak
have the luck of the devil v. çok şanslı olmak
like the devil adv. ayağına tez
like the devil adv. çok çabuk
like the devil adv. şeytan gibi çok çabuk
like the devil adv. şeytan gibi
go to the devil! interj. cehennem ol!
Phrases
speak of the devil v. iti anıp çomağı hazırlamak
speak of the devil v. lafın üzerine gelmek
the devil take the hindmost expr. altta kalanın canı çıksın
the devil wears prada expr. şeytan marka giyer
If you lie down with the devil, you will wake up in hell expr. şeytanla sevişirsen cehennemde uyanırsın
when the devil walks the earth and finds his first love evil shall be released expr. şeytan dünyaya gelip ilk aşkını bulduğunda kötülük serbest kalacak
caught between the devil and the deep blue sea expr. iki arada bir derede
caught between the devil and the deep blue sea expr. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık
caught between the devil and the deep blue sea expr. iki ucu boklu değnek
the devil is beating his wife expr. gökkuşağı havası
the devil is beating his wife expr. hava güneşliyken yağmur yağması
Proverb
the devil looks after his own minareyi çalan kılıfını hazırlar
the devil finds works for idle hands boş duranın ayağına şeytan takılır
give the devil his due sezar'ın hakkı sezar'a
he who sups with the devil should have a long spoon şeytanla sofraya oturanın kaşığı uzun olmalı
better the devil you know than the devil you don't know tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir
the devil finds work for idle hands boş durana şeytan iş bulur
needs must when the devil drives aç elini kora sokar
set a beggar on horseback and he'll ride to the devil çingeneye beylik vermişler önce babasını asmış
talk of the devil and he is sure to appear iyi insan lafının üstüne gelirmiş
talk of the devil and he is bound to appear iyi insan lafının üstüne gelirmiş
talk of the devil and he is sure to appear iti an çomağı hazırla
talk of the devil and he is bound to appear iti an çomağı hazırla
tell the truth and shame the devil aleyhine bile olsa doğruyu söyle
every man for himself and the devil take the hindmost her koyun kendi bacağından asılır
needs must when the devil drives çaresizlik insana neler yaptırmaz
needs must when the devil drives çaresizlik insana herşeyi yaptırır
the devil take the hindmost sona kalan dona kalır
god sends meat and the devil sends cooks iyilikler tanrıdan kötülükler ise şeytandan gelir
god sends meat and the devil sends cooks tanrı eti, şeytansa aşçıları gönderir
god sends meat and the devil sends cooks tanrı iyilik şeytan kötülük verir
god sends meat and the devil sends cooks tanrıdan iyilik şeytandan kötülük gelir
the devil makes work for idle hands boş duran belaya bulaşır
the devil makes work for idle hands boş duran elleri şeytan çalıştırır
the devil makes work for idle hands boş durana şeytan iş bulur
the devil makes work for idle hands yapacak işi olmayanın belaya/suça bulaşması kolay olur
the devil makes work for idle ˈhands yapacak işi olmayanlar önünde sonunda yanlış işler yapmaya başlarlar
speak of the devil, and he appears iti an çomağı hazırla
speak of the devil, and he appears iti an çomağı eline al
speak of the devil, and he appears iyi insan lafının üstüne gelir
better the devil you know than the one you don't know her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir
better the devil you know than the one you don't know bildiğin/tanıdığın şeyden şaşmamak iyidir
better the devil you know bildiğin/aşina olduğun bir şeyle uğraşmak bilmediğin bir şeyin riskine girmekten daha kolaydır
better the devil you know (than the devil you don't) ne olursa olsun bildiğinden/tanıdığından şaşmamak yeğdir/akıllıcadır
better the devil you know ne olursa olsun bildiğinden/tanıdığından şaşmamak yeğdir/akıllıcadır
better the devil you know than the one you don't know ne olursa olsun bildiğinden/tanıdığından şaşmamak yeğdir/akıllıcadır
better the devil you know her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir
better the devil you know bildiğin/tanıdığın şeyden şaşmamak iyidir
better the devil you know than the one you don't know tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir
better the devil you know (than the devil you don't) bildiğin/tanıdığın şeyden şaşmamak iyidir
better the devil you know (than the devil you don't) tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir
better the devil you know than the one you don't know bildiğin/aşina olduğun bir şeyle uğraşmak bilmediğin bir şeyin riskine girmekten daha kolaydır
better the devil you know (than the devil you don't) bildiğin/aşina olduğun bir şeyle uğraşmak bilmediğin bir şeyin riskine girmekten daha kolaydır
better the devil you know (than the devil you don't) her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir
better the devil you know tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir
the devil lies in the detail şeytan ayrıntıda gizlidir
the devil lies in the detail şeytan ayrıntıda gizlidir
the devil you know is better than the devil you don't tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir
the devil you know is better than the devil you don't bildiğin/tanıdığın şeyden şaşmamak iyidir
the devil you know is better than the devil you don't her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir
the devil you know is better than the devil you don't know her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir
the devil you know is better than the devil you don't know tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir
the devil you know is better than the devil you don't know bildiğin/tanıdığın şeyden şaşmamak iyidir
speak of the devil, and he is sure to appear iyi insan lafının üstüne gelirmiş
talk of the devil, and he shall appear iyi insan sözünün üstüne gelir
talk of the devil, and he will appear iyi adam lafının üstüne gelir
talk of the devil, and he shall appear iyi adam lafının üstüne gelir
talk of the devil, and he will appear iyi insan sözünün üstüne gelir
the devil makes work for idle hands to do yapacak işi olmayanın belaya/suça bulaşması kolay olur
the devil makes work for idle hands to do boş durana şeytan güler
the devil makes work for idle hands to do boş duran belaya bulaşır
the devil makes work for idle hands to do boş durana şeytan iş bulur
the devil makes work for idle hands to do boş duran elleri şeytan çalıştırır
Colloquial
the very devil n. başbelası
the very devil n. tam bir başbelası
hell/the devil to pay n. büyük sorun
hell/the devil to pay n. kıyamet
hell/the devil to pay n. büyük dert
pact with the devil n. zenginlik ve güç karşılığında ruhunu satma
go to the devil v. cehenneme kadar gitmek
give the devil his due v. kötü de olsa hakettiğini vermek
prefer the devil one knows v. bildik düşmanı bilmedik düşmana tercih etmek
give the devil his due v. hakça muamele etmek
go to the devil v. cehennem olmak
give the devil his due v. iyi davranmak
sell one's soul to the devil v. ruhunu şeytana satmak
and the devil take the hindmost expr. altta kalanın canı çıksın
talk of the devil! expr. iti an çomağı hazırla!
speak of the devil! expr. lafının üzerine geldi!
speak of the devil! expr. iti an çomağı hazırla!
talk of the devil! expr. lafının üzerine geldi!
full of the devil expr. çok yaramaz
give the devil her due expr. yiğidi öldür hakkını yeme
go to the devil! expr. defol git!
(let) the devil take the hindmost expr. her koyun kendi bacağından asılır
full of the devil expr. çok haşarı
go to the devil! expr. cehenneme git!
speak of the devil and in he walks expr. iti an çomağı hazırla
speak of the devil expr. iyi insan lafının üstüne gelirmiş
for the devil of it expr. sırf eğlence olsun diye
for the devil of it expr. sadece eğlence olsun diye
speak of the devil (and in he walks) expr. iti an çomağı hazırla
speak of the devil (and in he walks) expr. iyi insan lafı üzerine gelirmiş
talk of the devil (and he is sure to appear) expr. iyi insan lafı üzerine gelirmiş
talk of the devil (and he is sure to appear) expr. iti an çomağı hazırla
speak/talk of the devil expr. iti an çomağı hazırla
speak/talk of the devil expr. iyi insan lafı üzerine gelirmiş
what (in) the devil? expr. ne oldu?
what (in) the devil? expr. hay lanet olsun
what (in) the devil? expr. ne?
what (in) the devil? expr. hay allah kahretsin
the devil you say [old-fashioned] expr. hadi canım
the devil you say [old-fashioned] expr. ne diyorsun?
Idioms
the devil to pay n. ciddi sonuçlar
the devil to pay n. kötü sonuçlar
the devil to pay n. büyük sorun
the devil of a job n. anamızı ağlatacak bir iş
the devil of a job n. canımızı çıkaracak bir iş
the world, the flesh, and the devil n. günaha sokan her şey
the world, the flesh, and the devil n. yoldan/baştan çıkaran her şey
the devil incarnate n. tam bir şeytan
the devil of a nuisance n. tatsız bir şey
the world, the flesh, and the devil n. dünya
the devil incarnate n. insan kılığında şeytan
the devil of a nuisance n. zor bir şey
the world, the flesh, and the devil n. nefsine yenik düşüren her şey
the devil incarnate n. insan kılıklı şeytan
the devil incarnate n. şeytanın ta kendisi
the devil of a nuisance n. bela
the devil of a nuisance n. musibet
the world, the flesh, and the devil n. insanı günaha sokan/baştan çıkaran şeyler
the devil incarnate n. şeytanın vücut bulmuş hali
the world, the flesh, and the devil n. beden ve şeytan
luck of the devil n. eşek şansı
luck of the devil n. ballı olma
luck of the devil n. şeytan tüyü
luck of the devil n. çok şanslı olma
the devil you know n. bilinen/tanınan şey
the devil you know n. tanıdığın/tanıdık düşman
the devil you know n. aşina olunan/bilinen seçenek
have the devil to pay v. kıyamet kopmak
be the devil v. başbelası olmak
the devil has the best tunes v. şeytana uymak
the devil has the best tunes v. şeytana kanmak
play the devil with v. kasıp kavurmak
give the devil his due v. sezar'ın hakkını sezar'a vermek
play the devil with v. darmadağın etmek
between the devil and the deep blue sea v. iki ucu boklu değnek
hold a candle to the devil v. dümen suyunda gitmek
hold a candle to the devil v. köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek
call up the devil v. şeytan çağırmak
have the luck of the devil v. çok şanslı olmak
have the luck of the devil v. eşek şansı olmak
raise the devil with something v. bir konuda/şeyde sorun yaratmak
run like the devil v. hızla kaçmak
have the luck of the devil v. şeytan tüyü olmak
play the devil with something v. mahvetmek
play the devil with something v. (birinin planlarını vb) altüst etmek
raise the devil (with something) v. sorun/problem yaratmak
be in league with the devil v. şeytanın yanında yer almak
be in league with the devil v. şeytanla ortak olmak/ortaklık etmek
sweat like the devil v. çok terlemek
sweat like the devil v. aşırı terlemek
sweat like the devil v. kan ter içinde kalmak
sweat like the devil v. terden sırılsıklam olmak
raise the devil v. karışıklık çıkartmak
raise the devil v. sorun çıkarmak
raise the devil v. ortalığı birbirine katmak
raise the devil v. isyan çıkarmak
raise the devil v. ortalığı karıştırmak
raise the devil v. kargaşa çıkarmak
raise the devil v. problem yaratmak
catch the devil v. kavga çıkmak
catch the devil v. azar işitmek
catch the devil v. fırtına kopmak
catch the devil v. belasını bulmak
catch the devil v. çıngar çıkmak
catch the devil v. gününü görmek
catch the devil v. fırça yemek
catch the devil v. başı belaya girmek
sup with the devil v. şeytanla işbirliği yapmak
dine with the devil v. şeytanla aynı masaya oturmak
dine with the devil v. ahlaksız kişilerle işbirliği yapmak
give (one) the devil v. (birini) fena haşlamak
catch the devil v. papara yemek
sup with the devil v. şeytanla aynı masaya oturmak
sup with the devil v. şeytanla iş yapmak
dine with the devil v. şeytanla sofraya oturmak
give (one) the devil v. (birini) fena paylamak
dine with the devil v. şeytanla işbirliği yapmak
get the devil v. papara yemek
catch the devil v. zılgıt yemek
dine with the devil v. ahlaksız kişilere uymak
dine with the devil v. şeytanla masaya oturmak
sup with the devil v. şeytanla sofraya oturmak
dine with the devil v. şeytanca işlere/kişilere bulaşmak
sup with the devil v. şeytanla masaya oturmak
sup with the devil v. ahlaksızca işlere/kişilere bulaşmak
dine with the devil v. şeytana uymak
sup with the devil v. şeytana uymak
dine with the devil v. ahlaksızca işlere/kişilere bulaşmak
get the devil v. azar işitmek
get the devil v. gününü görmek
give (one) the devil v. (birini) sert biçimde azarlamak
dine with the devil v. ahlaksız kişilerle iş yapmak
sup with the devil v. şeytanca işlere/kişilere bulaşmak
give (one) the devil v. (birine) fena fırça atmak
get the devil v. fırça yemek
sup with the devil v. şeytanın sofrasına oturmak
sup with the devil v. ahlaksız kişilere uymak
dine with the devil v. şeytanın sofrasına oturmak
sup with the devil v. ahlaksız kişilerle iş yapmak
give (one) the devil v. (birine) sert çıkışmak
give (one) the devil v. (birine) ağzının payını vermek
dine with the devil v. şeytanla iş yapmak
give (one) the devil v. (birini) fena terslemek
get the devil v. zılgıt yemek
sup with the devil v. ahlaksız kişilerle işbirliği yapmak
go to the devil v. şeytana uymak
go to the devil v. ahlakını yitirmek
go to the devil v. başarısız olmak
go to the devil v. ahlakı bozulmak
go to the devil v. zail olmak
go to the devil v. suya düşmek
paint the devil on the wall v. duruma negatif yaklaşmak
paint the devil on the wall v. felaket tellallığı yapmak
paint the devil on the wall v. kötümser bir tablo çizmek
play the devil with someone/something v. birine/bir şeye zorluk çıkarmak
play the devil with someone/something v. sekteye uğratmak
play the devil with someone/something v. aksatmak
play the devil with someone/something v. birini/bir şeyi mahvetmek
play the devil with someone/something v. birine/bir şeye zarar vermek
play the devil with someone/something v. kesintiye uğratmak
raise the devil with (someone or something) v. cehenneme çevirmek
raise the devil with (someone or something) v. (birilerini/bir şeyi) birbirine katmak
raise the devil with (someone or something) v. (birine/bir gruba) yakınmak
raise the devil with (someone or something) v. (birine/bir gruba) şikayette bulunmak
raise the devil (with someone) v. (birini) azarlamak
raise the devil (with someone) v. (birini) fırçalamak
raise the devil (with someone) v. (birine) söylenmek
raise the devil with (someone or something) v. (birini/bir grubu) ayağa kaldırmak
raise the devil with (someone or something) v. (birileri arasında/bir şeyde) karmaşa yaratmak
scare the devil out of (one) v. (birinin) ödünü koparmak/patlatmak
scare the devil out of (one) v. (birini) çok korkutmak
scare the devil out of (one) v. (birini) korkudan şoka sokmak
whip the devil around the stump [obsolete] v. sahtekarlık yapmak
whip the devil around the stump [obsolete] v. kurnazlık yapmak
whip the devil around the stump [obsolete] v. işi dolandırmak
whip the devil around the stump [obsolete] v. hile yapmak
whip the devil around the stump [obsolete] v. şeytanlık yapmak
whip the devil around the stump [obsolete] v. kaçamak davranmak
shame the devil v. doğruyu söylemek
beat the devil at his own game v. şeytana pabucunu ters giydirmek
caught between the devil and the deep blue sea adv. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık
caught between the devil and the deep blue sea adv. iki arada bir derede kalma
caught between the devil and the deep blue sea adv. kendini iki ateş arasında bulmuş
caught between the devil and the deep blue sea adv. iki ucu boklu değnek
caught between the devil and the deep blue sea adv. iki ateş arasında
talk of the devil and you'll see his hoofs expr. iti an çomağı hazırla
between the devil and the deep sea expr. iki arada bir derede
between the devil and the deep blue sea expr. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık
the devil finds works for idle hands expr. boş duranın ayağına şeytan takılır
speak of the devil expr. iti an çomağı hazırla
give the devil his due expr. sezarın hakkı sezara
give the devil his due expr. yiğidi öldür hakkını yeme
the devil looks after his own expr. kötüye bir şey olmaz
may the devil take you expr. yüzünü şeytan görsün
devil in the details expr. şeytan ayrıntıda gizlidir
between the devil and the deep blue sea expr. iki arada bir derede
as black as the devil expr. kapkara
as black as the devil expr. simsiyah
as black as the devil expr. kötü niyetli
as black as the devil expr. kötü
black as the devil expr. kapkara
black as the devil expr. simsiyah
black as the devil expr. kötü niyetli
black as the devil expr. kötü
where in the devil have you been? expr. hangi cehennemdeydin?
speak of the devil, and he will appear expr. iti an çomağı hazırla
speak of the devil, and he shall appear expr. iti an çomağı hazırla
speak of the devil, and he will appear expr. iyi insan sözünün üstüne gelir
speak of the devil, and he shall appear expr. iyi insan sözünün üstüne gelir
speak of the devil, and he shall appear expr. iyi adam lafının üstüne gelir
speak of the devil, and he will appear expr. iyi adam lafının üstüne gelir
caught between the devil and the deep blue sea expr. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık
when hell freezes over and the devil learns to (ice) skate expr. balık kavağa çıkınca
when hell freezes over and the devil learns to (ice) skate expr. kırmızı kar yağınca
the devil is beating his wife expr. güneş varken yağmur yağıyor
the devil is meeting his wife expr. güneş varken yağmur yağıyor
the devil is meeting his wife expr. hava güneşliyken yağmur yağıyor
the devil is meeting his wife expr. güneşli havada yağmur yağıyor
the devil is beating his wife expr. güneşli havada yağmur yağıyor
the devil is beating his wife expr. hava güneşliyken yağmur yağıyor
when hell freezes over and the devil learns to (ice) skate expr. asla
when hell freezes over and the devil learns to (ice) skate expr. çıkmaz ayın son çarşambası
when hell freezes over and the devil learns to (ice) skate expr. hiçbir zaman
(just) for the devil of it expr. (sadece) eğlence olsun diye
(just) for the devil of it expr. (sadece) zevk için
(just) for the devil of it expr. (sırf) çılgınlık olsun diye
(just) for the devil of it expr. öylesine
(just) for the devil of it expr. (sırf) eğlence olsun diye
(just) for the devil of it expr. (sırf) zevkine
(just) for the devil of it expr. (sırf) gırgırına
(just) for the devil of it expr. (sadece) eğlencesine
the devil of a … expr. çok büyük bir …
the devil of a … expr. çok fena bir ...
the devil of a … expr. çok kötü bir …
give the devil his/her due expr. sezar'ın hakkı sezar'a
give the devil his/her due expr. sezar'ın hakkını sezar'a vermek
give the devil his/her due expr. yiğidi öldür hakkını yeme
in the devil expr. hatta
in the devil expr. daha
in the devil expr. durmadan
in the devil expr. hiç
in the devil expr. asla
the devil is in the details expr. şeytan ayrıntılarda gizlidir
the devil is a liar expr. külliyen yalan
the devil is a liar expr. tamamen yalan
the devil is in the detail expr. şeytan ayrıntılarda gizlidir
Speaking
there will be the devil to pay expr. kıyamet kopacak
talk of the devil! expr. biz de senden bahsediyorduk!
speak of the devil! expr. biz de senden bahsediyorduk!
you scared the devil out of me expr. ödümü patlattın
you scared the devil out of me expr. ödümü kopardın
may you be in heaven a full half hour before the devil knows you're dead expr. irlanda'da ölenin arkasından şeytan son bir şans bulup ruhunu çağırmadan cennette huzur içinde uyu anlamında söylenen bir ifade
speak/talk of the devil expr. iti an çomağı hazırla
Religious
the gate of devil n. şeytanın kapısı
Mythology
pact with the devil n. şeytan ile yapılan anlaşma
Slang
for the devil of it expr. öylesine
for the devil of it expr. eğlence olsun diye
for the devil of it expr. gırgırına
for the devil of it expr. zevkine
for the devil of it expr. zevk için
for the devil of it expr. eğlencesine
what the devil! expr. lanet olsun!
what the devil! expr. kahretsin!
as hot as the devil expr. cehennem gibi sıcak
as hot as the devil expr. cehennem kadar sıcak
hot as the devil expr. cehennem gibi sıcak
hot as the devil expr. cehennem kadar sıcak
(in) the devil expr. lanet olası
who in the devil? expr. kim ki?
who in the devil? expr. kim?
who in the devil? expr. hangi lanet kişi?
who in the devil? expr. o lanet kişi de kim?
who in the devil? expr. her kim?
who in the devil? expr. … da/de kim?
(in) the devil expr. lanet
(in) the devil expr. kahrolası
go to the devil expr. cehenneme git
go to the devil expr. cehenneme kadar yolun var
go to the devil expr. defol git
what the devil? exclam. ne?
what the devil? exclam. ne oldu?
who (in) the devil? exclam. hangi lanet kişi?
who (in) the devil? exclam. … da/de kim?
who (in) the devil? exclam. kim?
who (in) the devil? exclam. hangi kahrolası kişi?
who (in) the devil? exclam. her kim?